4 Nisan 2012 Çarşamba

Yolda Olmak



Foto: Devianart-pinkparis1233

Bugün evimizi kapatıp, yolcu olalı tam bir yıl oldu.. Bulunduğumuz yerden ayrılıp, yeni bir yere gitmeden biraz önce kendime keyif kahvesi ısmarlamışken, konu ile ilgili bir şeyler yazasım geldi. :) Zaten bu blog yazma işi, kendimle vakit geçirme ve güzel kahve içme bahanesi gibi benim için. 

Geçtiğimiz bir yıl boyunca bir aydan fazla bir yerde kalmadık. Genelde bir hafta sonra, bazen iki gün sonra, hooop başka bir yere doğru gidiyor oluyoruz. Yorucu mu? Evet çok yorucu. Keyifli mi? Evet çoğunlukla, daha çok bağımlı gibiyiz, bir garip.

Kendi alanına ihtiyaç duyan bir insan olarak bazen gerçekten zorlanıyorum. Eskiden gittiğimiz her yerde, bir gece bile kalacak olsam, tüm çantamı boşaltır, ciddi şekilde çadıra, ya da odaya sanki uzun zaman kalacakmışım gibi yerleşirdim. Ve hiç üşenmezdim. Artık çanta toplamaktan bayıyor, neredeyse hiç boşaltmıyorum bile, elime ne gelirse onu giyiyorum. Eskiden kocaman bir sırt çantasına sığamaz, bir de ekstra küçük bir çanta ile yolculuk ederdim. Şimdi gerçekten tek bir sırt çantasına sığıyorum ve ağzına kadar dolu değil. Yeni bir şey alamıyorum pek, aldığım her şey ekstra yük olacak çünkü. Yine de fazla geliyor. Skolyozum olduğu için hiç iyi gelmiyor çanta taşımak, daha da minik 25 lt lik bir çanta ile seyahat etmeyi becerebilecek miyim acaba bir gün? Kıyafetten çok, koca karılar gibi taşıdığım aromatik yağlarım, masaj malzemelerim, tütsü, mum, boya kalemleri, defter gibi şeylerden arınmam lazım hafiflemek için.

Kendimi bildim bileli kullandığım bir parfümüm vardır benim, ortaokuldan beri sanırım. Son bir yıldır, Ankara'ya gittiğim zamanlar dışında hiç kullanmadım. Saçma bir ayrıntı olsa da, benim için ciddi bir değişiklik. Hayatım boyunca upuzun yeleli saçlı bir insan olarak, şu an oğlan çocuğu gibi kısacık saçlıyım; kendimi pek beğenmesem de çok rahatım. Neredeyse bir yıldır doğru dürüst boy aynası ile pek karşılaşmıyorum. İyi oluyor. O kadar çok incelerim ki hasta gibi ben kendimi, yolculuk ederken hiç zamanının olmaması böyle şeylere, çok iyi geliyor. :)

Neyse alakasız şeyler yazıyorum, ama anlatamayacağım kadar, küçük ama benim için önemli değişimlerim oldu bu yolda. Dönüşüyor olmayı seviyorum.

En çok şahane kedimizi ve yemek yapmayı özlüyorum. Son yıllarda ciddi şekilde sindirim sorunları çekiyorum ve et, süt ürünleri tüketmek istemiyorum. Yoldayken, birilerinin mekanında yaşarken, kendi istediğin şekilde beslenmek gerçekten zor. Sanırım en çok bu konuda sıkıntı çekiyorum. Emre de hemen hemen her Türk erkeği gibi etobur bir insan olarak, son bir yıldır hayatta yemeyeceği sebzeler tüketiyor, ve seviyor. :)






Sonra yüksek sesle müzik dinlemeyi, yattığım yerden güzel bir başucu lambası ile kitap okumayı, para hesabı yapmamayı, parasız kalırsak ailelerden birinin evine yemeğe gidip, deli gibi şahane yemekler yemeyi, pazar sabahı kahvaltılarımızı ve ev keyfini, işe gitmenin hastası olmasam da, para kazanmanın kendine verdiği özgüveni, dost sofralarını özlüyorum.  Annemi ve en çok anneannemi özlüyorum. Onunla email'leşemiyoruz da. Thailand'a gelmeden önce, bu kadar Türk yemeği kültürünü sevdiğimi  bilmiyordum. Tahin, pekmez, gözleme, börek, cacık, ev yapımı reçel ve likör, ve en çok rakı mezelerini özlüyorum.. Ve gün aşırı alakasız bir yemek sayıklayarak güne başlıyorum.

Uzaklardayken, ailenin yaşlı bireylerinin hasta olması, onların yanında olsak bir şey değişmeyecek olsa da, acaba bir daha görebilecekmiyiz kaygısı, üzücü olabiliyor.

Türkiye yolu nispeten daha kolaydı. Özellikle ekonomik açıdan, çalıştığımız hiç bir yere para ödememek büyük bir lüksmüş. Buralar bu açıdan oldukça zor. Thailand Türkiye'ye göre çok ucuz olsa da, işsiz güçsüz geziyor olmak hiç sürdürülebilir değil. Bir şekilde para kazanmayı öğrenmemiz gerek yolda.

Diğer yandan, hayatım boyunca yolculuk etmek istemişimdir. Özellikle lise yıllarımda. Buralara iki kız gelen Avrupalı genç turistlere bakınca, onların yaşında en iyi kız arkadaşımla yol yapıyor olmak bambaşka olurdu diye düşünüyorum. Türkiye'de o kadar çok sosyal baskı var ki üstümüzde, hepimizin üniversite okuması şart gibi mesela, sonra askerlik, sonra evlenmek şart gibi, iyi bir iş, yıllarca çalış, emekli olunca paran varsa biraz gezersin belki, gibi bir sistem var. Başkaları ne der? Bilmem kimin kızı, oğlu şurada iş bulmuş, bilmem ne.. Çoğumuz okuduğumuz bölümleri bile kendimiz seçemiyoruz. Puanımız neye yeterse, o bölüm mezunları oluyoruz. İş bulmak zaten ayrı bir kabus. Sonra dil öğrenmek lazım.. Sayamayacağım kadar çok baskı var. Tüm bunlar dünyanın diğer ülkeleri için de aşağı yukarı aynı olsa da, bizim ülkedeki kadar ahlaki, ve sosyal açıdan bu kadar yargı ve kıyaslamaya maruz kalan bir toplum olmak biraz farklı; buradaki Amerikalı, Avrupalı, Kanadalı, Avustralyalı  (çok mu gelişmiş?) insanlara bakınca.

O yüzden yerleşik yaşamı özlesem de, biraz da olsa kendimize bir boşluk yaratmışız gibi düşünüyorum, sürdürülebilir yaşam bahanesi ile. Ama bunu bir 10 yıl önce yapabilmiş olsaydım, şu anda yavrulamış olabilir, 3-5 yıllık süren yerleşik yaşam gerektiren, masaj  gibi konularda derinleşebilirdim. Sonuçta yolculuk etmek, kesinlikle ekolojik bir şey değil, her açıdan. Bunun farkında olsak da geziyoruz işte. Öyle eski zamanlardaki gibi yolculuk ederken kaybolunmuyor da zaten, en azından Thailand'da her yerde internet var. Bazen çok da uzaklaşmış gibi hissetmiyorum kendimi.

Gezdiğimiz yerler için hep en az 10 yıl önce görmeliydiniz buraları deniyor, ve bunu hissediyoruz. Belki 20 yıl geç kalmışız. Ama her şey olması gerektiği zamanda olmalı bakış açısından bakarsak, gittiğimiz mekanların görsel ve coğrafi özelliklerinden çok, en ilginç ve anlamlı kısmı, yeni insanlar ile tanışmak. O kadar çok insanın kişisel hikayelerini üstümüzde taşıyoruz ki, gerçekten çok keyifli. Mesela, ben bunları yazarken az önce yanımıza Avusturyalı bir adam oturdu. Sohbet etmeye başladık. Adam fosil arıyormuş, daha çok Thailand'ın kuzeyinde, madem geziyorsunuz, arkeoloji okumuşsunuz haziranda gelin beraber arayalım, tüm masraflarınızı karşılayım, bir şey bulursak kırışırız dedi. :) Gibi, sayamayacağım kadar, beklenmeyen durum ve haller içinde oluyoruz. Çok sevdiğim arkadaşlarımdan birinin dediği gibi, yolda istediğin herkes olabilirsin sanki. Kim olmayı istersen, o olabilirsin. Ve bu gerçekten çok rahatlatıcı.

Yolda iki kişi olmak, karı koca olma konusunda da yazayım bari. Bir yandan çok kolay ve rahat, diğer yandan zor. Herşeyden önce her ilişkide konuşulmadan birbirine bırakılan roller var, ve bu rollerin farkında olmuyor insan. Örneğin, benim Emre'den önce yol, yön bulma becerim gerçekten iyiydi, buradayken fark ettim ki, artık Emre'siz yön bulamıyorum, çünkü nedense bu işi yıllardır o yapıyor benim yerime, gibi örnekler çoğaltabilirim. Ben bireyselliğimi kaybetmekten çok korkan bir insanım, ve fark etmeden birbirimize çok bağımlı olmuşuz sekiz yılda. Bir diğer konu, ikimiz de karar verme konularında baskın insanlar değiliz, 'sen bilirsin', 'fark etmez'ler yolu zorlaştırabiliyor. :) Zaman zaman yolları ayırıp, tekrar buluşmak gerekiyor sanki. Çünkü ikimizin de ilgi alanları, yapmak istedikleri farklı olabiliyor.. Tüm bunların dışında çok da kolaylaştırıcı, özellikle kadınsanız. Bizi beraber gören erkekler yanaşmıyor hiç. Rahat oluyor benim için. :) Ve her koşulda güvenebileceğin biri ile olmak, gerçekten eşsiz.

Neyse çok dağıttım galiba. Bazen artık yetti mi, yerleşik hayata geçsek mi diyoruz. Diğer yandan daha evim diyebileceğimiz bir yer bulamadık. Ama hep çok şanslı olduk. Bir sürü seçeneğimiz varmış gibi. O kadar zordu ki ev kapatmak, işten ayrılmak, ailelere seçimimizi anlatmak, vazgeçtiklerimiz, bir daha bir yerde sabit olmaya korkuyor insan. Yani yorulsak da, daha gezme arsızlığım geçmedi. Bu bir yılda da öğrenmek istediklerimizden ne kadarını öğrendik, tartışılır. Yine de çok zevkli, ve seviyorum yolda olmayı, vize ve para derdi olmasa, daha nerelere nerelereee giderdik?:)

Böyle işte...

Foto: Erol Özlav- Kumkaka on devianart

13 yorum:

  1. Melis, yazini suratimda kocaman bir gulumsemeyle okurken kendimi yakaladim. Cok ozel bir sey yapiyorsunuz. Bu yolculugun sonunda paranin verdigi ozguvenden cok daha buyuk bir ozguven kazanacaginiza ve inanilmaz bir donusum yasayacaginiza eminim. Hele bir gelin, hikayelerinizi dinleyecegimiz guzel sofralar hazirlayacagim, soz!:)

    Bak seninle birlikte diktigimiz bezelyeleri dun hasat ettim. Pisirmeyi beklemeden cig cig yiyiverdik.

    Kulaklarinizi duzenli araliklarla cinlatiyoruz, bilmem ta oralara kadar geliyor mu?:)

    Sahi, kisa sacin da sana coook yakistigina eminim.

    YanıtlaSil
  2. Pınar:) Çok sevindim ve şaşırdım yazını okuyunca:) Biz de sizin ve Ayuşka'nın, bir de mercimekli böreğinin kulaklarını çok sık çınlatıyoruz:)

    Buralar çok güzel olsa da, sizle orada olup bahar uyanışlarını paylaşmak isterdik.. Penny'nin kursuna katılamayacak olsak ta, senin de orada olman herkes için ne kadar güzel olacak.. Orada olamayacağımıza üzülüyoruz..

    Herkese çok sevgiler, görüşeceğimiz günü gerçekten heyecanla bekliyoruz:)

    YanıtlaSil
  3. :)
    Ne güzel yazmışsın Melis,
    eşsiz eşli piştiniz gerçekten de(ohaaa gerçekten eşli olunca gerçekten eşsiz diye dellendim bir süre, onu sansürleyim diye sildim bunu yazdım dellenme bulaşmasın diye, sonra da amaaan dellenmeden zarar gelmez accık dedim:)
    Öperim seni, onu, sarılırım size, uzun süredir okumamışım, sağolsun farkettirdi.
    3.

    YanıtlaSil
  4. Mustafa:)
    ÇoOok öperiz seni bizde.. Senin yazılarının, defterlerinin, senaryolarının daha bir hastasıyız.
    Bir yerlerde beraber dellenmek üzreen:)

    YanıtlaSil
  5. "Gezme arsızlığınız" umarım hiç bitmez de gönlünüze göre gezersiniz dünyayı.

    uzun bir süre sonra tekrar mamleketten birileriyle yol hikayelerini paylaşmak çok keyifliydi benim için.

    Görüşelim tekrar.

    YanıtlaSil
  6. Bizim için de seninle sohbet etmek ve yol deneyimlerinden ilham almak çok şahane oldu. Umarım yollarımız tekrar kesişir. Senin de yolun hep açık ve keyifli olsun..

    Görüşelim:)

    YanıtlaSil
  7. insan her gün aynı günü yaşamaya başladığında, yaşadığı şeyin üzerine düşünmemeye başlıyor. Üzerine düşünülmeyen bir gün yaşanmamış sayılabilir. İşte yolculukta sürekli yeni coğrafyalara, kültürlere adapte olmak için bile dikkatle bakılan her gün yeni bir yorum katıyor insanın hayatına... Keyifle okudum yazınızı..Geçen gün depremzede bir kadınla tanıştım: daha az eşyayla yaşanabilceğini öğredim diyordu. Er geç hepimiz bir şekilde öğrenmeliyiz herhalde. çok keyif aldım yazınızı okurken. iyi yolculuklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu bu kadar zaman sonra şimdi gördüm.. Çok teşekkürler,ben de keyifle okudum yazdıklarınızı.

      Sil
    2. "Üzerine düşünülmeyen bir gün yaşanmamış sayılabilir." Hic de oyle degil. Az sorunun varsa, doymussan bir cok seye, daha az dusuneceksin.
      "Not freedom of thinking, but freedom from thinking"
      Dusunmemek ne kadar guzel. Keske daha cok dusunmesem.

      Sil
  8. Melis,
    ne kadar guzel yazmissin. ne kadar acik, ne kadar isten. cok saf, temiz.
    Yaptiginiz hic kafama yatmadi. Gezmek macera olabilir, ama siz bayagi zor kosullarda gezmissiniz. Evinizi kapatmissiniz, islerinizi birakmissiniz. Aslinda gezmek degil, birseyler ogrenmek icin gitmissiniz. Ama bu ogrendikleriniz icin bu kadar uzun ve uzaklara gitmeye gerek varmiydi?
    Karin tokluguna calismak... Yabanci ulke gormek icin deger mi?
    Kirsalda bir ciftliginiz olsa, gercekten mutlu olacamisiniz? Sanki bir suru seyi cok dusunmeden yapmissiniz gibi geldi bana. Sanki onceki hayatinizdan bunalmissiniz, kais aramissiniz gibi. Ogrendiklerinizin cogunu interntten ogrenmek mumkun. Pratigini de cok kisa surede ogrenebilirsin.
    Bazen bazi seyler kulaga hos gelir. Ama gercekten isin icine girince olmadigi anlasilir. Bir tanidigim, guzel bir tekne aldi, herseyini satti, iki cocugunu okuldan aldi, karisi cocuklariyla beraber dunya turuna ciktilar. Guya yillarca surecekti. Inan denize acildiktan 3 ay sonra dondular. Kucukcuk bir alanda yasamak zor dediler. Ve gezmenin oyle cok zevkli olmadigini gormusler. Bence en guzeli yerlesik hayat, arasira degisiklik istediginde uzaklara kacmak, rahat, kisa sureli gezmek. Ne dersin?
    Gittiginden dolayi pismanlik duymayacaksin. Ama sen ayni seyi bir daha yaparmisin?

    YanıtlaSil
  9. Fotograflaniza baktim: kilo verip incelmissiniz. Asya yemekleri, tarlalarda calismak kilo kaybettirmis.

    YanıtlaSil
  10. Harikasiniz.
    Harika.
    Imrenmemek mumkun degil.

    YanıtlaSil
  11. Meliscigim,
    YAZDIKLARINA BAYILDIM.

    YanıtlaSil