30 Ocak 2012 Pazartesi

Bangkok

 Ne yazayım bilemiyorum. Bünye sıcağı yeyince biraz sapıttı. Çok fazla renk ve çok fazla koku var; algılar karıştı bayağı. Bambaşka bir dünyaya geldik gibi gerçekten. Geldiğimiz gece Çin yeni yıl kutlamalarına gittik. Kendimi biraz uzaylı gibi hissediyorum. İngilizce iletişim kurmak zor, yazıların hepsi Thai'ce.  İnanılmaz et tüketimi dışında, şahane meyvalar var. İlk kez star fruit yedim hayatımda, gerçekten yıldızlı meyve. :) Mide'yi hemen cortlattık. Çok kalabalık, bir yandan pis kokulu leş bir yer Bangkok, diğer yandan nefis tiger balm kokulu, rengarek çiçekler ve inanılmaz kuşlarla dolu,  huzurlu, güler yüzlü insanlar ile çevrili..  Evinde kaldığımız arkadaşımız ile çok güzel vakit geçirdik. Kanal yanındaydı evi, kocaman bir 'monitor' sudan çıkıp bahçeye girebiliyor bazen. Timsah gibi bir şey, çok acayip. (http://en.wikipedia.org/wiki/Water_monitor
Sık sık, 'nereye geldik?', diyoruz:) Çok da yazasım yok aslında.. Kendi defterime yazmak daha keyifli geliyor..  Dünyanın bir ucuna gelip sürekli internet ile haşır neşir olmak istemiyorum gibi.. Biraz kaybolasım var buraları yorumlamadan önce..  Ufak ufak kuzeylere çıkıyoruz, orada bir yerlerde demlenip yazarım sonraa:) 

 Çin Ejderha Yılı Kutlamaları
 Wat Arun
 Wat Po



 Reclining Buddha


 Chatuchak Market


Geriye dönüp bakınca görüyorum ki, Bangkok beni biraz zorlamış. Hem yemekler, hem pis şehir hali. Yine de arkadaşımız Doğa ve kız arkadaşı Bua sayesinde, 'yerel halk neler yapar?' 'nasıl eğlenir?', gibi konularda genel bir fikrimiz olmuş oldu. Hiç İngilizce anlaşamıyor olmak çok zor. Tüm İngilizce kelimeleri iki kere söylüyorlar. 'Same same', 'quick quick' gibi.. Her gün biraz daha anlamaya başlıyoruz garip İngilizcelerini. Sadece 'merhaba', ve 'teşekkür ederim' demesini öğrenebildik Thai'ce. Bir de 'pum pui' şişko demekmiş. Aşırı et tüketimi, sokakta satılan neyin ne olduğunu anlayamamaktan ötürü, abuk subuk şeyler yemiş olunca mideler fena oldu. Ama bu kaçınılmaz bir şeydi, sıramı savmış olmaktan memnunum. :) Wat Arun, Wat Po, kanal turu, Chatuchak pazarı , Khao San caddesi, gezdiğimiz yerler arasında. Bir kaç kez masaj yaptırdık ve popüler masaj okullarında değil de, daha çok yerelin yaptırdığı yerlerde masaj yaptırmanın daha başarılı ve ucuz olduğunu anladık. Doğa'nın evinin bahçesindeki ateş böcekleri inanılmazdı. Bu kadar pis bir kanal yanında, hiç sönmeden Miyazaki animasyonları gibi parlayan ateş böcekleri nefisti.. Doğa'nın evi dışında Bangkok beni çok açmadı, ama yine de güzel oldu, 'Thai şehirleri neye benzer?', bilmek açısından..













5 yorum:

  1. Kendinizi etiketlemeden, çerçevelemeden, anı yaşamanın bolluk, bereket ve güzelliği içinde devam ediyor gördüğüm kadarı ile yolculuğunuz. Bir meyve de benim için ye... Sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç kalmış cevap için özür dilerim. Ama bol bol meyve yedim bu arada sizin için de. :)
      Sevgilerimle..

      Sil
  2. hadi bakalım, biz gittik, döndük, tatildi, güzeldi bitti. siz güzel güzel bi bakın bakalım neymiş ne değilmiş oralarda yaşamak. buralarda bir laf var her kuşun eti yenmez diye ama galiba oralarda her kuşun eti de yeniyor, hatta her şey de yeniyor. kötteki cırcır böceklerine dikkat, susuz ve sevgisuz kalmayın, öperz..

    YanıtlaSil
  3. Aynen, renkler, kokular, seslerin birbirine karıştığı kokan kalabalık bir şehir. Şehirin binbir türlü yüzü var. Her yüzü birbirinden ilginç. İnsan sevse mi nefret mi etse mi bilmiyor.

    Yalnızı zaman geçirdikçe sevmeye başladığım bir şehir oldu. Şehrin her rengini keşfettikçe renklilik cezbetmeye başlıyor.

    YanıtlaSil
  4. Şimdi yazdıklarımı yeniden okuyunca, Bangkok için pis kelimesini kullanamıyorum. Şu an gördüğüm en karakterli Güney Asya şehiri olduğunu düşünüyorum. Pislik kavramı Endonezya'dan sonra epey değişti. Daha bunun Hindistanı var:) Kesinlikle görülmesi gereken bir yer Bangkok. Ayrıca turizm çılgınlığından azıcık dışarı çıkıp, Tayland'ın gerçek yüzünü görebileceğiniz bir yer.

    YanıtlaSil