23 Ekim 2012 Salı

Ubud


Ubud da Bali'nin geneli gibi çok uzun zamandır istila edilen bir yer, ama burası gerçekten büyülü, çok güçlü bir yer. Kültürel, sanatsal ve dini açıdan çok turistik bir yer olmasına rağmen hala karakterini koruyan, hala yüksek yapıların şehri yemediği, gülen yüzlü insanları ile ruhunuzu şımartabileceğiniz bir şehir. Burası öyle bir yer ki, üstüne bir sürü antropoloji kitabı yazılır, yazılmışı da vardır..

(Bir arkadaşım Bali ve Maya kültürleri arasındaki benzerlik ile ilgili bir makale göndermişti, bakmak isterseniz: http://frontiers-of-anthropology.blogspot.com/2012/05/suppressed-by-scholars-twin-ancient.html)








Ubud'un ünlü ve en güzel köşesi Monkey Forest, yolunuz düşerse gün batışına yakın gidin, insan sayısı epey azalıyor.

 Bali'nin en turistik yerlerinden biri olan bu şehirde, havalı kafeler, pahalı ama keyifli dükkanlar, ultra pahalı vejetaryan, makrobiyotik, çiğ yemek (raw food) lokantaları, yoga, spa ve para verdikçe iç-dış aydınlanma vadeden yerler ve insanlar ile dolup dolup taşma noktasına geliyorsunuz.. Öyle ki, paranız yoksa aydınlanamayacağınızı anlayıp, dandik taşların üstüne oyulmuş Om simgesine bir sürü para veren insanlara bakıp bakıp, herkes için akıl, fikir diliyorsunuz. Üç günlük meditasyon festivalinin 800 dolar olduğu bir yer burası.


Diğer yandan şehir merkezinden uzaklaşıp, motor ile pirinç tarlalarının arasında kayboldukça  gerçekten zamanda kayboluyorsunuz sanki; yosun tutmuş, tapınakvari evler, her evin kendine ait ayrı bir tapınağı, deresi ya da akan suyu olması sayesinde görsel ve hissel olarak kendinizden geçiyorsunuz. 




Yerel sanatçıların, inanılmaz tahta ve taş işçiliklerinin, acayip, büyücü gibi şifacıların, müzisyenlerin,dansçıların,tanrıların,şeytan kaçırıcı maskelerin,
(http://murnisbali.wordpress.com/2011/09/14/mask-ceremony-ubud-bali/)
rahiplerin, hayatlarını palmiye ve muz yapraklarından sunaklar hazırlayarak geçiren kadınların, yaşlıların olduğu, bol bol kan seven yeraltı tanrıları ile bazen karanlık masal sahneleri gibi, inanılmaz bir yer. Öyle ki yosun tutmuş tapınaklar, dar sokaklar aralarında yürürken zaman da yolculuk etmişsiniz de, çok fantastik bir dünyaya geçiş yapmışsınız gibi oluveriyor. Sonra gördüğünüz çöp ve diğer sorunlar ile bugüne geri geliyorsunuz. 

Tüm başkalaşımlara, günümüzün getirdiği çevresel ve maddi sorunlara rağmen bu şehirde güçlü, mistik, artık adını ne koyarsanız, insanı etkileyen, büyüleyen bir çok şey var. Yani yolunuz Bali'ye düşerse, mutlaka görülmesi gereken bir yer Ubud.






Yaklaşık iki ay geçirdiğimiz bu değişik şehirde, hayatın bir ibadet olmasından ve Bali'li bir aile ile yaşamamızdan ötürü, Bali'lilerin günlük hayatı ve inançları üzerine epey fikir sahibi olduk. Bali'nin bana çok ilginç gelen dini ve kültürel durumları ile ilgili ayrıca yazacağım. 




 İki ay düzenli kalacak bir yerimizin olması hem çanta taşımaktan bıkmış sırt kaslarımıza, hem de yerleşik düzen özlemiş bünyemize iyi geldi. Aylık 200 TL kira ödediğimiz, (bu fiyata motorumuz da dahil) bu mekanda vakit geçirmek, ekonomik, fizyolojik ve aldığımız bilgileri düşününce her anlamda mis oldu. Öte yandan, sürekli yolculuk etme hali yüzünden kendim ile ilgili çözdüğümü sandığım ama uzun zamandır yüzleşemediğim birçok hayaletim ile sabit bir yerde yaşayınca yeniden karşılaştık; epey uğraştım kendimle.

Yakında anlatacağımız Tri Hata Karana'da yaşarken, çalışma günleri dışında Chakra'nın danışmanlık yaptığı, kendi başımıza görme şansımız olmayan dağlık arazilere gittik. Tarçın, kakao, paçuli, karanfil, zerdeçal ve pek çok tür ile kaynaştık. Chakra'nın beni tanıştırdığı yerel şifacı bir kadından ders alma serüvenim, dünya tatlısı 25 tane Bali'li çocuğa İngilizce dersi vermemle bitti. Birkaç düğün, doğum günü partisi, bir kaç yerel festivale gitme şansımız oldu. Fırsat buldukça anlatacağım. Tüm olanlar ve bitenler, tüm şehirde sürekli devam eden değişik müzik sesleri, bambu ve gamelanlar tarafından mühürlendi. 

  Ubud - Cremation Parade by morminor
Ubud'a vardığımız ilk haftalarda denk geldiğimiz, önemli bir ailenin ölmüş bir ferdi için düzenlenen 'yakılma' geçidinden. Ubud, Bali - Endonezya, Temmuz 2012

Balkonumuzda her gün başka bir örümcek, geko, sincap ve kuş ile komşuculuk oynadık. Erol gelince sekiz aylık arkadaşsızlık diyetimize son verdik, dost görmek ikimize de çok iyi geldi;, ve geliyor. Terasımızda bol bol sohbet ettik, başka teraslarda, çeşitli ulaşım araçlarında, kapı önlerinde, güzel sahillerde ve şu an bir süreliğine başka bir evde sohbete devam ediyoruz. :)







Komşularımızın fotoğrafları: Erol Özlav

Ubud'da yaşarken, hafta sonları Padang Bai, Lembongan,Pemuteran gibi yerlere gittik.  IDEP  ve Green School ziyaretleri de paylaşmak istediğim diğer yerlerden..



Bu mistik şehirdeki herkese, her şeye çok  selam olsun...





1 yorum: